27 Ağustos 2012 Pazartesi

İSLAM ' IN İLK MESCİTLERİ

İSLAM ‘ IN İLK MESCİTLERİ

İslam ‘ da ibadet için her yer tanrıyı anmak açısından birdir . Hz. Peygamber , bütün dünyayı mescit olarak tanıdığını söylüyordu . İslam ‘ ın ilk mescidi Mekke – Medine yolu üzerindeki Kuba köyünde yapılmıştır . Hz. Peygamber ‘ in Medine ‘ de kendisi için yaptırdığı ev ilk cami sayılır . Müslümanlar o dönemde ibadetlerini toplu bir şekilde evlerde yaparlardı .
İlk önceleri kıble Kudüs ‘ tü . Sonra Kâbe kıble olunca Hz. Peygamber ‘ in evindeki kıble olan kuzey yönü , güneye döndü . Hz. Peygamber ‘ in evi taş üzerine tuğladan örülmüştü . Kıble güney olunca Hz. Peygamber , buraya hurma ağacından bir çardak yaptırdı .
Hz. Peygamber ölünce bu eve defnedildi . Bu yapı , sonradan halka açıldı . Ve tamir ve genişletme çalışmalarıyla ilk görünüşünü kaybetti . Ebubekir ve Ömer devirlerinde ordugâh camileri fethedilen yerlerde yapıldı . Basra , Kûfe ve Fustat ‘ ta böyle camiler yapılmıştır .
İlk cami olan bu ev , Mescid – i Nebevi adıyla anılır .
                                                                               Mescid - i  Nebevi ' den bir görünüm
Basra ve Kûfe ‘ de yapılan ordugâh camilerinde minare yoktu . Ezan bir çardak üzerine çıkılarak okunurdu . Ömer devrinde Amr İbnül As tarafından yaptırılan Amr cami , Muaviye zamanında 673 ‘ te tekrar yapıldı ve dört minare eklendi bu camiye .
Tarihçi İbn-ül Zeyyad , 656 yılında Amr camiinde minare olduğunu yazar .
Muaviye zamanında Basra ve Kûfe camileri tekrardan yapılmıştır .

FATİH SIRASINDA OSMANLI

Konu : Fatih Sultan Mehmet zamanında eskiye yönelik bir bilimsel dönüş canlandırılmaya çalışılmıştır . Din bilginleri matbaanın icadında negatif davranmışlar ve de İstanbul ‘ a bu icat çok gecikerek gelmiştir . Osmanlı ‘ da Tanzimat ‘ tan sonra bir okullaşma hareketi olmuşsa da bu , Osmanlı ‘ nın çöküşünü geciktirememiştir .
FATİH SIRASINDA OSMANLI

Fatih Sultan Mehmet , okumuş ve tabiri caizse mürekkep yalamış bir kişiydi . İstanbul ‘ un fethinde onun yaptığı topların büyük faydası olmuştur . Hocası Akşemseddin onu çok iyi yetiştirmişti .
Osmanlı ‘ da 2. Abdülhamit en çok okul açan hükümdar olarak ismini tarihe altın harflerle yazdırmıştır .
Osmanlı ‘ nın çöküşünü askeri ve eğitim reformları tam olarak engelleyemedi .
İstanbul ‘ a matbaa , çok gecikerek gelmiştir . İstanbul ‘ un fethi sıralarında yapılan bu icat , din bilginlerine göre “ yavur icadı “ ydı .
Osmanlı ‘ nın Batıdan aldıklarıyla yeni bir Osmanlı yaratması mümkün değildi . Çünkü Osmanlı , ümmetçiydi . Ve de “Birey devlet içindir “ inanışına sahipti .

26 Ağustos 2012 Pazar

Câmid kelimesinin başka anlamları

Câmid kelimesi Arap gramerinde çekimi ve türevi olmayan isim veya fiil anlamına gelir . / İsm – i câmid : Fiilden türeyen isim . / Eski bir hukuk terimi olarak . Câmid – ül mal : Taşınmaz mal , emlak , arazi .

Câmid kelimesiyle ilgili bazı deyimler

Câmid – ül ayn : Katı yürekli , insafsız . / Câmid – üd kef : Cimri , tamahkâr . / Cism –i câmid : Donmuş , cansız cisim . / Ecsâm – ı câmide : Cansız , donmuş cisimler . / Mâ – i câmid : Donmuş su .

Câmid kelimesinin anlamı

Câmid : İki anlamı vardır . 1. Donmuş . Tevfik Fikret ‘ in örnek bir cümlesi de vardır bu anlamla ilgili olarak .  / 2. Hareketsiz . Örnek : Bu câmid dağlar yürüyebilir mi ?

17 Ağustos 2012 Cuma

Camia kelimesinin anlamı

Camia : Arapça kökenli bir sözcüktür . Topluluk , zümre anlamına gelir . Ziya Gökalp ‘ in bu kelime ile ilgili bir cümlesi vardır . Örnek : Her medeniyetin kendine has bir camiası yani bir zümresi vardır .

11 Ağustos 2012 Cumartesi

HATAY MESELESİ VE ATATÜRK

Konu : Atatürk , Hatay davasının halledildiğini göremeden ölmüştür . Hatay davasında Suriye ‘ deki mandasını bırakmak isteyen Fransa ‘ nın etkisi çok olmuştur . Atatürk , bir Fransız gazetesinde kendisinin felçli olduğu yolundaki habere kızarak hasta halinde son kez olarak trenle güneye gitmiş ve bu konuda haklılığımızı savunmaktan geri durmayacağımızı söylemek istemiştir .
HATAY MESELESİ VE ATATÜRK

Hatay davası …  Atatürk bin yıllık Türk yurdu olarak gördüğü Hatay ‘ ı Türkiye Cumhuriyeti ‘ ne katmak için çok çalışmıştır .
Fransızlarla yaptığımız Ankara Antlaşması ‘ na göre Hatay , Suriye ‘ de yani Fransa ‘ da kalıyordu . Atatürk , uygun fırsatı kollamak taraftarıydı .
Atatürk , sirozdu . Karaciğerinden rahatsızlanan Atatürk , 23 saat yatak istirahati almak zorundaydı . Fakat doktorlarını dinlemedi . Belki de en son yolculuğuna , güneye bir seyahat etti .
Fransa , mandasını bırakmak istiyordu . Suriye ‘ de kukla hükümet kuran Fransa , Hatay ‘ ı da Suriye ‘ ye bırakacaktı .
Fakat Atatürk , buna razı olamazdı . Bir Fransız gazetesindeki habere kızdı . Sözde kendisi felçliydi . Hasta olmasına rağmen güney yolculuğuna çıktı . Son kez gittiği bu yolculuktan sonra 10 Kasım 1938 ‘ de vefat etti . Hatay , bağımsız bir cumhuriyet olduktan sonra halkoylamasıyla Türkiye ‘ ye katılma kararı aldı . Atatürk , görebilseydi belki de mutlu olacaktı . Ama göremedi .

7 Ağustos 2012 Salı

CAMİLERE KISA BİR BAKIŞ

Mescit …. Namaz kılmak için toplanılan küçük ibadet yerleri . Mescitlerin tarihinde eskiden hükümdarların namaz kıldıkları ayrı bir mahfil vardı . Kadınlar mahfili de kadınların ibadet etmeleri içindi . Mescitlerde müezzine ayrılan bir mükebbire denilen yer vardı .
Tarihteki ilk mescit , Kuba köyünde yapılan Kuba mescididir . İbadet etmek için Hz. Ömer devrinde 638 ‘ de Fustat ‘ ta cami yapılmıştır .
Hz. Peygamber devrinde bütün dünya ona göre bir mescitti . İlk zamanlar kıble Kudüs olduğu için kuzeydeydi . Sonradan kıble Kabe – i Muazzama olunca yön değiştirdi .
Mescit ihtiyacı sonradan toplu ibadet etme durumu olunca ortaya çıktı .

Tekirdağ ' dan bir inci

20. yy. başlarında farklı kaynaklara göre 18 bin hektarı aşan bir alanda bağcılık yapılıyordu . Fakat filoksera zararlısı 1920 ‘ lerde Tekirdağ ‘ a ulaşınca bağcılıkta olumsuz bir seyir oldu . Çeşitli nüfus ve iskân politikalarının da etkisiyle bağcılık iyice geriledi . Rumların yerine alınan Türk göçmenlerin bağcılığı bilmemeleri yüzünden bu gerileme iyice su yüzüne çıktı . 1930 ‘ lara gelindiğinde ise bir toparlanma dönemi başladı .

6 Ağustos 2012 Pazartesi

Aharlama ( kağıt cilalama ) sanatıyla ilgili

Aharlama , terbiye edilmemiş kağıt için en uygun yoldur . Aharlamak için pişmiş nişasta , yumurta akı , pirinç unu , şap lazımdır . Özel karışım , kitap sayfaları gibi kağıtlar için kağıda sürülür . Kağıtlar şaplı suda da bekletilir . Mühre denilen bir araçla kağıtlar mührelenir , cilalanır . Mühreleme gecikirse kağıt çatlar . Tâlik yazı hattatları , hazırladıkları kağıtları imzalarlar . 
Bu işin ustalarından Ahmet Karahisarî , yumurta akının içine misk attırır , yazılarının güzel kokmasını sağlardı . Ayrıca yumurta akının içine boya da atılabilir , yazılar renklenmiş olur . Bu renklerden gül kırmızısı gibi olanlar makbuldür .
Aharlanmış kağıtta mürekkep kıvamlı akar . Aharlama usulü , yazı ( hat ) sanatı açısından bir kolaylık olmuştur . Kağıt üstü bir silgiyle silinebilir . Yazı çalışanlar mühre ile mühreleyip kağıtları cilalarlar ve sonra yine kullanırlardı . Kağıdın pahalı olduğu bir devirde yazı sanatı için bir avantaj olmuştur aharlama usulü .

Ahbap kelimesi ile ilgili

Ahbaplık : Tanışıklık . Örnek : Gün geçtikçe ahbaplıkları artıyordu . ( Sabahattin Ali )
Ahbapça : Samimi olarak . Örnek : Ağızlarının kenarında ahbapça sırıtmalarla Hacı Ethem Bey ‘ e bakıyorlar . ( Sabahattin Ali )
Ahbap çavuşlar : Çok sıkı fıkı , yakın arkadaşlar .
Ahbaplık etmek : Yakın ilişki kurmak . Örnek : Kadınlarla ahbaplık ederse …. ( H. E. Adıvar )

Nevruz kelimesinin anlamı

Nevruz: Bir isimdir. Farsça’dan gelmedir. Eski bir inanı ş a g ö re, y ı l ı n ve bahar ı n ilk g ü n ü kabul edilen ve do ğ an ı n yenid...